17.05.2024 - Kablo Tel Dünyası - Cable - Production - Material - Machinery Technology Magazine
Kablo Tel Dünyası

Yük. Mühendis Mehmet Ali Duran; ÇÜŞ’LER

  • News
  • 1.896 KEZ OKUNDU
Reklam

Yük. Mühendis Mehmet Ali Duran
mad@esm-as.com.tr
Son yıllarda Avrupa birliğine uyum yasaları ve yönetmelikleri çıkarmak konusunda politikacılar birbirleri ile yarışır durumdalar. Avrupa Birliği yöneticilerinden sırtlarını sıvazlatıp takdir almayı büyük başarılar olarak göstermeye çalışıyorlar. Kamu mallarının özelleştirilmeleri, kamu için yapılacak işlerin ve yatırımların yabancı kuruluşlara açık hale getirilmeleri, anlaşmazlıkların çözümünde mahkemeler yerine her türlü yoruma açık bilirkişi arabulucuların etkin ve de yetkin olacağı yasa ve yönetmelikler hazırlamakta yarış halindeler. Ucu açık müzakerelerin neden yapıldığını ve nereye varacağını bilmeden ve de görmekten yoksun oldukları halde, açıldı denilen her bir paragraf başlığının duyurulmasını Avrupa Birliği üyeliği konusunda büyük başarılar elde etmiş gibi kamuoyuna açıklamakta bütün politikacılar mahirdirler.
KALKINMAYI GELECEK YATIRIMCIDAN BEKLİYORLAR. EL………İLE G………. GİRMEK
Peki, halkı oyalamaya yönelik bu bitmez tükenmez masalın arkasındaki ve önündeki gerçekler nelerdir?
Avrupa Birliği ülkeleri sıkışmış durumdalar. Diğer ülkeleri asırlarca sömürerek
biriktirdikleri zenginlikler ile kendi ülkelerinin imarını ve alt yapı tesislerini gelişen
teknolojilere paralel olarak tamamlamışlardır. İnsanlar, kendi yaşam düzeylerini
korumak için nüfus planlaması yaptıklarından nüfus artışı olmamaktadır. Buna
bağlı olarak yeni yatırımlar yapılmamakta, yaşam ortamlarının sağlıklı ve doğaya
yakın olması için çevre kirletici tesislerin yenilerini kurmadıkları gibi, eskiden
kurulmuş endüstriyel tesisleri ya başka ülkelere taşımaya çalışmakta ya da tamamen
kapatmaktadırlar. Olabildiğince az enerji kullanan, kol gücü ve enerji yoğun
işler yerine beyin gücü ve düşünce ağırlıklı faaliyetlere öncelik vermeye çalışmaktadırlar.
Avrupa Birliği ülkeleri içinde benzer konularda faaliyet gösteren sektörel kuruluşlardan
sektör içinde varlıklarını ve faaliyetlerini korumak isteyenler ya gönüllü birleşmeler,
veya zor duruma düşerek satılmalar, ya da baskı ile satın alınarak birbirleri
ile rekabet etmeyecek tek bir kuruluş haline dönüşmektedirler. Böylece birleşen
3 – 5 – 10 ayrı kuruluşun geçmişinden gelen bilgi birikimi ve arşivi tek bir merkezde
toplanmaktadır. Bu şekilde oluşan ve büyük yetenek ve bilgi birikimli
endüstriyel potansiyelin üretimini yapacak işgücü ve enerji bulmakta zorlanmaktadırlar.
Buldukları taktirde de ürün maliyetleri çok yüksek olmaktadır. Bunlar
bulunsa dahi pahalı ürünlerini satacak pazar bulmakta zorlanmaktadırlar.
Gelişmekte olan ülkeler bazı ürünleri daha düşük kalite ile de olsa daha ucuza
üretmeye başlamışlardır. Fiyat / Kalite / Fayda karşılaştırmalarında gelişmekte
olan ülke ürünleri üstünlük sağlamaya başlamış ve daha da ilerletmektedirler. Bu
nedenle, gelişmiş ülkelerin endüstriyel kuruluşları doğrudan son kullanıma hazır
bitmiş ürünlerini gelişmekte olan ülkelere satışında devamlı artan engeller ile karşılaşmaktadır.
Birikmiş zenginliklerinin nakit kısmını kendi ülkelerinde kredi olarak kullandırmaları
iyice zorlaşmaktadır. Yatırım faaliyetleri azaldığı için kredi ihtiyaçları da azalmaktadır.
Diğer ülkelere kredi vererek, yani para satarak gelir elde edinmek bir
seçenek ise de, değişen ekonomik koşullar ve siyasi dalgalanmalar sonucu para
satmak her zaman riskli olmaktadır. Daha garantili yöntemler geliştirilmesi gerekmektedir.
Gelişmekte olan ve endüstriyel ürünlere ihtiyaç duyan ülkelere daha
güvenli bir yöntemle girilmesi zorunluluğu görülmüştür. Bu ihtiyaçlar endüstriyel
ve ekonomik kuruluşların global düzeyde birden çok ülkelere gitmelerini ve gidilen
ülkede kalıcı olmalarını gerektirmektedir. Bunu sağlayacak yöntem de ÇÜŞ’leri (
Çok Ülkeli Şirketler ) doğurmuştur.
Gelişmiş olan ülkelerin politikacıları, ekonomistleri, finansal kuruluşları ve hükümetleri
ÇÜŞ’lerin diğer ülkelere daha kolay girip, pazarlarda yer edinmeleri ve kalıcı
olmaları için gerekli organizasyonları yapmak, ilişkileri kurmak ve o ülkelerin
yasa ve mevzuatlarına müdahale etmeyi kendilerine görev bilmektedirler. Bu faaliyetlerin
arkasındaki amacı gizleyerek, olabildiğince süslü bir şekilde gidilen ülkenin
iyiliği için yaptıklarını ve serbest pazar ekonomisinin ne kadar yararlı ve kutsal
olduğunu anlatarak yapmaktadırlar.
Aşağıda bu düzenin nasıl geliştiğini ve ÇÜŞ’lerin faaliyetlerini nasıl sürdürdüklerini
ele alacağız.
ÇÜŞ ( Çok Ülkeli Şirketler ) nelerdir, nasıl gelişmişler ve uzun erimli hedefleri nelerdir?
ÇÜŞ’ler, bir ülkede kurulup, diğer ülkelerde ortak olma, şirket satın alma veya
temelden yatırım yaparak kendi adıyla faaliyet gösterecek şekilde bir kuruluş olarak
bir çok ülkede etkin iş yapan şirketlerdir.
Bir şirket, kuruluşundan itibaren devamlı gelişip büyümek üzere planlanarak kurulur.
Bu şekilde kurulup gelişen bir şirket büyüdükçe faaliyetleri ve üretimleri bir
süre sonra ilk kuruldukları ülke kullanım kapasitesinin üzerine ulaşmaktadır. Bu
boyuta gelmiş olan bir kuruluş gelişmesini sürdürüp, ayakta kalabilmesi için ürünlerinin
bir bölümünü diğer ülkelere satmak zorundadır. Bunu yapamadığı takdirde
küçülmek veya faaliyetini durdurmak zorunda kalacaktır.
Ürünlerin dış satımında, satışın yapılacağı ülkenin dış ticaret ve gümrük mevzuatları
ile gümrük işlemlerinin gerçekleştirilmesinde karşılaşılan zorlukları ve ülkelerin
alabilecekleri koruma tedbirlerini aşmak için yeni çareler aramaya başlamışlardır.
Satış yapılmak istenen ülkelerin yerli üreticileri ile rekabette karşılaşabilecekleri
aleyhteki koşulları eşit hale getirmeleri ve daha da ileri, pazardaki ünleri ile
lehlerine çevirebilmeleri için ilave masraflar yapmaları gerekmektedir.
Endüstriyel faaliyet gösteren kuruluşlar, sanayinin gelişme döneminde geliştirdikleri
endüstriyel ürünlerin uzun bir süre için tek üreticisi ve satıcısı durumunda
fiyatlarını serbestçe belirleyerek yapılan satışlardan büyük karlar elde ederek sermaye
birikimlerini sağlamışlardır. Biriken bu paraları bir süre için paradan para
kazanma esasına göre finansal faaliyetlerde işleterek biraz daha büyütmüşlerdir.
Bu sermayeleri dışsatım yapacakları ülkelere kredi olarak kullandırarak hem paradan
hem de satılan üründen kazanır olmuşlardır. Ancak, bir süre sonunda bu yöntemlerle
para kazanmak da tıkanma noktasına gelmiş veya elde edilen karlar
eskisi gibi tatlı olmaktan çıkmıştır. Nakit para olarak sermaye aktarımının çeşitli
riskleri de bulunmaktadır. Bu potansiyel risklerin en aza indirilmesi gerekmektedir.
Çok az istisnalar dışında bu tür şirketler Avrupa ve Kuzey Amerika bölgelerinde
gelişip büyümüşlerdir. Bunlar otomotive, enerji, silah, ilaç ve ev eşyaları ile tüketim
araç ve malzemeleri üretiminde önemli mesafeler kat etmiş olan kuruluşlardır. İlk önceleri yakın komşu ülkeler ile ticareti karşılıklı olarak kolaylaştırıcı düzenlemeler geliştirilmeye çalışılmıştır. 1950 li yılların ortalarında Avrupa Ortak Pazarı olarak başlanmış olan düşünce Avrupa Ekonomik Topluluğu’ndan dönüştürülerek ve geliştirilerek bugünkü Avrupa Birliği oluşturulmuştur. Avrupa Birliğini oluşturan ve oluşumda başı çeken ülkelerde nüfus artışı olmamakta, yerleşim yönünden altyapı tesisleri tamamlanmış durumda ve aşağı bölümlerde ele alacağımız diğer başka nedenlerle endüstriyel yatırım yapmadıkları için oluşturulan Avrupa Birliği Ortak Pazarı da yetmez olmuştur.
Bu durumda şirketler hem ürünlerini satabilmek, hem de birikmiş sermayelerini daha etkin değerlendirebilmek için bütün dünya ülkelerinden olabildiğince çoğunun içinde bulunarak faaliyetlerini sürdürmek ve kar ederek tekrar büyümek çarelerini aramak zorunda kaldılar. Bu arayış ve çıkış yolu ÇÜŞ’lerin ortaya çıkıp, büyüyerek dünya devletlerinin yönetimlerine yön verecek şekilde etkin olmalarını yaratmıştır.
GELİŞMİŞ ÜLKELERİN ŞİRKETLERİNİN BAŞKA ÜLKELERE AÇILIMINDAKİ DİĞER ETKENLER
1- Gelişen endüstriyel kuruluşlar büyüdükçe tesisleri daha çok alan kaplayan toprak gerektirmektedir. Mevcut verimli topraklar endüstriyel tesislere tahsis edildikçe yaşam alanları daralmakta, tarımsal ürün yetiştirilecek verimli alanlar azalmaktadır.
2- Endüstriyel tesisler büyüdükçe daha çok elektrik enerjisi gerektirmekte, bu artışı karşılamak için yeni enerji üretim tesisleri kurulmasını zorunlu hale getirmektedir. Bu tesisler fosil yakıtlı ve çevresel kirlilik yaratan atık çıkarmaktadırlar. Atom santrallarının yarattığı radyoaktif yayılmalar yanında nükleer atıkların yok edilmesi veya zararsız hale getirilmesi güç ve pahalı hale gelmektedir. Yenilenebilen enerji santralları uzun dönemde kararlı enerji beslemesini garanti etmemekte veya yeterli enerji üretememektedirler. Bu nedenlerle enerji yoğun endüstriyel tesislerden kurtulmak istenmektedir.
Ayrıca, gelişmiş ülkeler, uzun dönemde oluşabilecek doğal, sosyal ve politik değişikliklerin getireceği riskleri ve darboğazları karşılamak için fosil yakıtlarını rezerv tutmak istemektedirler.?????
1- Endüstriyel tesislerin boyutları büyüdükçe sınırlı iş yapan ve çok da kalifiye olmayan kişilerin yapacağı tekrarlanan ve kol gücü isteyen işçilik ihtiyaçları da artmaktadır. Gelişmiş ülkelerin insanları bu tür işleri yapmaya istekli olmadıkları gibi, talep ettikleri ücretler ücret/ürün fiyatı karşılaştırmasında çok büyük değerlere ulaşmakta ve üretilen ürünün fiyatını rekabet edilemez bir seviyeye yükseltmektedir.
2- Çalışanlara sağlanan sosyal güvenceler, işçilik ücretlerinin diğer az gelişmiş ülkelerdeki işçilik ücretleri ile karşılaştırılmasında kabulü zor olan çok büyük farklar oluşturmaktadır. Bu gün için Avrupa ülkelerinde endüstriyel tesislerde çalışan işçilerin giydirilmiş ortalama aylık ücretleri Euro 4.600, seviyelerine ulaşmıştır. Aynı ücretlerin Türkiye ortalaması Euro 1.000 mertebesinde ve Çin’de ise Euro 200 mertebesinde bulunmaktadır. Bu işçilik ücretleri farkı ile emek yoğun tesislerde üretilen ürünlerin fiyat rekabeti çok zor olmakta veya imkansız hale gelmektedir. Bu dezavantajlı durumu bir şekilde avantaja çevirmek için yeni oluşumlar yapılmalıdır.
3- Gelişmiş ülkelerde gelişen ekonomik değerlere paralel olarak nüfus artmamakta ve büyüyen endüstriyel tesislerin gerektirdiği yeterli işgücü bulunamamaktadır.
4- Az gelişmiş ülkelerden getirilen geçici işçiler de bir süre sonunda ücret artışı talebi ile işçilik maliyetlerinin beklenen seviyede düşürülmesini engeller iken, sosyal uyumsuzlukları nedeni ile geldikleri ülkelerin vatandaşları tarafından istenmeyen kişiler olarak ortaya çıkmakta ve yönetim sorunlarını ağırlaştırmaktadır. İş veriminin düşmesine neden olmaktadırlar. Bu konuk işçilerin kendi ülkelerine dönüşleri sağlanmalıdır.
5- Gelişmiş olan ülkelerdeki aşırı servet birikimi ile geri kalmış ülkelerde oluşan aşırı fakirlikler arasındaki uçurum uzun dönemde tehlikeli çatışmalara zemin hazırlayabilir. Bir tür sermaye kaydırılması dolayısı ile dengesizlik makasının daraltılması gerekliliği kabul edilmiş bulunmaktadır.
6- Otomotive endüstrisi, beyaz ve kahve rengi ev eşyaları gibi ürünlerin gelişmiş prototipleri tamamlandıktan sonra seri üretimlerinde robotlar kullanılamadığı yerlerde az vasıflı işçiler kullanılmaktadır. Bu işler için gelişmiş ülkelerde hem çalıştırılacak işçi bulmakta zorlanılmakta, hem de maliyetleri çok yüksek olmaktadır. Bu zorlukların aşılması için seri üretimlerin azgelişmiş ülkelere kaydırılması düşünülmüştür.
7- Çelik, bakır, alüminyum gibi temel endüstrilerin girdisi olan metallerin arıtılması ve bu metallerden üretilen halat, yay, cıvata, çivi, kablo, profiller, levhalar, V.B gibi diğer endüstrilerin ve yapı sektörünün girdisi olan yarı mamullerin üretimi enerji ve emek yoğun tesislerin kurulmasını gerektirmektedir. Bu tür tesislerin işletilmesi ve üretim yapılması gelişmiş olan ülke şartlarında çok pahalı olmaktadır. Kaçınılmaz çevre kirliliği yaratmaktadır.
8- Gelişmiş ülkelerde çevre kirliliği yaratan tesislerin kapatılması için yapılan yoğun çevreci baskılar karşısında bu tesisleri kapatmak zorunda kalınırken, kullanılması zorunlu olan ürünlerinin satışının ve sağlanacak karların elde tutulması gerekmektedir.
Bütün bunlar ve buna benzer nedenler ile çoğunlukla ilk kez gelişmiş ülkelerde kurulmuş olan şirketler büyümek ve hayatta kalabilmek için diğer ülkelere giderek oluşturdukları yeni kuruluşlarla Çok Ülkeli Şirketleri yani ÇÜŞ’leri yaratmaktadırlar.
ÇÜŞ’LERİN AMAÇLARIN, YAPILARI, ÇALIŞMA ESASLARI, YENİ GİTTİKLERİ ÜLKELERDE GELİŞTİRDİKLERİ İLİŞKİLERİ
Yukarıda ifade edilen nedenler ile oluşan ÇÜŞ’lerin amaçları nelerdir ?
Bunların amaçları;
• Pazarlarını genişletme,
• Kaynaklarını çeşitlendirme,
• Maliyetlerini en aza indirme,
• Gidilen ülkelerin ihtiyacına uyacak şekilde ürünlerinin yapısını değiştirme,
• Biriken sermayesini dünya üzerindeki çeşitli ülkelere yayarak, politik ve ekonomik dalgalanmalara karşı risklerini dağıtarak azaltmak,
• Girmek istedikleri yeni ülkelere giriş çıkışlarında ve ürünlerini sokmada kolaylıklar sağlamak,
• Girdikleri ülkelerin ekonomisi içinde etkinlik sağlayarak uzun dönem içinde politikaları üzerinde etkili olmak,
• Gidilen ülkelerin iş gücünü ve enerji kaynaklarını kullanarak daha çok ve ucuz üretim yapmak,
• Bütün bunların ötesinde daha çok kar etmek, olarak tanımlayabiliriz.
ÇÜŞ’lerin çok ülkeli olarak gelişmek için kullandıkları araçları nelerdir ?
• Girmek istedikleri ülkelerde yerli ortaklar kullanarak temsilcilikler tesis edip, bir süre ismini ve ürünlerini daha uygun koşularda piyasalara tanıtmak,
• Girmek istedikleri ülkede kurulmuş olan bir şirketi satın almak ve bir süre sonra isim değişikliği ile kendi ismini yerleştirmek,
• Ülkede mevcut ve daha güçlü bir şirket ile ortak olarak faaliyet göstermek ve bir süre sonunda tamamını ele geçirerek isim değiştirmek yoluyla tam hakimiyeti elde tutmak, Bu konuda Türkiye’de TELETAŞ ve ASELSAN örnekleri bulunmaktadır. TELETAŞ özellikle özelleştirildikten sonra satın alan ÇÜŞ tarafından öncelikle araştırma faaliyetleri durduruldu, bir süre için fason imalat yaptırılarak çalıştırıldı, sonra da tamamen yok edildi. Değerli arsaları endüstriyel faaliyet dışında kullanılmaktadır. Savunma sektörü için elektronik haberleşme ve kumanda sistemleri geliştirip üreten bir kuruluş olan ASELSAN bütün ÇÜŞ’lerin iştahını kabartmaktadır. Yıllardır ortak olmak veya satın almak için politik kademeleri ve kişileri kullanmak dahil her türlü baskıyı yapmaktalar. Şimdilik başarılı olamadılar !
• Haberleşme sektörü içinde ancak Türk Telekom’u çüşleştirebildiler.
• Sıfırdan başlamak üzere doğrudan yatırım ile yeni tesisler kurmak,
• Girmek istediği ülkenin etkin politikacıları ile iyi ilişkiler tesis ederek ülkeye girişini, ürünlerinin sokulmasını ve pazarda yayılmasını engelleyecek veya zorlaştıracak olan kanun, yönetmelik ve bürokratik işlemleri artırıcı mevzuatları değiştirtmek suretiyle yollarını açmak,
• Ellerinde birikmiş olan sermaye gücünü yeni ülke içindeki faaliyetlerinde kullanmak,
• Yıllarca birikmiş olan teknoloji ve nasıl yapılır ( KNOW-HOW ) bilgisini kullanmak, ÇÜŞ’LERİN FAALİYETLERİNİ ETKİN OLARAK SÜRDÜREBİLMELERİ İÇİN İZLEDİKLERİ
YÖNTEMLER
ÇÜŞ’lerin esas amaçları daha çok kar etmek ve büyümek olduğuna göre bunu sağlamak için farklı seçenekleri olan yöntemlerini girmek istedikleri ülkelerin farklı özelliklerine uyacak şekilde kullanmaktadırlar.
Yeni bir ülkede yer edinebilmek için, öncelikle kendi faaliyetlerinin çok önemli vesağladığı hizmet ve ürünlerin çok değerli olduğunu anlatacak tanıtım kampanyası yaparlar. Bu kampanyalar ile kamu oyu oluştururken, devlet yöneticileri nezdinde ülkenin ihtiyacı olan bazı eksikliklerin tamamlanması yönünde önemli olduklarını ve yeni imkanlarla ülke içinde gelişme sağlayacaklarını vurgulamaya çalışırlar. Yeni ülkeye geldikleri taktirde yeni teknoloji getireceklerini ve ülkenin kalkınmasına nasıl katkıda bulunacaklarını anlatmaya gayret ederler.
Genel olarak bu kuruluşlar yeni teknolojileri ikinci ülkelere aktarmak istemezler. Kendi ülkelerinde denenerek, kullanıcıların memnuniyetini kazanmış, artık teknolojik olarak ve ekonomik katkı sağlayabilecek geliştirmelerin kalmadığı ürünlerin standart çalışmalar ile seri imalatının yapılacağı ürün çeşitlerinin üretimi için tesis kurarlar. Bu tür üretimlerin kendi ülkelerinde yapılmasında, işçi çalıştırmak hem pahalı olmakta, hem de bu tür çalışmaya istekli işçi bulmaları zorlaşmaktadır. Üretim girdisi malzemeler standartlaştırılmış olduğu için rekabet şansını artırmakta ve kar artırımında üretim maliyetlerini düşürmekten başka değişken bulunmamaktadır. Üretim maliyetini düşürebilmek için ise;
• Kurulan tesis içindeki üretim makinelerinin 365 gün 24 saat dolu çalışır durumda tutulması,
• Birim ürün başına işçilik ücretlerinin en aza indirilmesi için de işçilerin tam mesaili çalışması ve kurulan tesisin vardiyalı çalıştırılması gerekmektedir.
• Enerji birim fiyatı ve toplam maliyetinin en aza indirilebilmesi için önlemler alınıp, temininde özel anlaşmalar yapılmasına ihtiyaçları bulunmaktadır. Bunun için standart tarifelerin dışına çıkılması, özel enerji üreticileri ile anlaşmalar yapılması veya kendilerine ait öz enerji üretim tesisi kurulması yoluna gitmektedirler. Bunu sağlayacak yasal ve bürokratik değişiklikler yaptırılması için politikacı ve bürokrasi içinde etkin yöneticilerin ikna edilmeleri gerekmektedir. İkna edebildiklerini de günümüzde yaşayarak görüyoruz.
TAŞERON KULLANILMASI,
ÇÜŞ’ler maliyetlerini düşürebilmek için gittikleri ülkelerde bazı standart ürünler için mahalli küçük ölçekli (KOBİ ) kuruluşları taşeron üretici olarak kullanmaktadırlar. Bu tür taşeronlara ürettirecekleri malzeme ve parçaların analizlerini iyi yapabildikleri için maliyetleri hesaplamakta çok mahirdirler ve alım fiyatlarını küçük üreticilere doğrudan dikte ttirmektedirler. Bu durumda küçük ölçekli kuruluşlar ÇÜŞ firma prestijini referans olarak kullanma, mevcut işçisini ve makinesini doldurma düşüncesi ile bazen maliyetin de altında fiyatlarla mal verme durumunda almaktadırlar.
ÇÜŞ’LERİN YATIRIM YAPMASI ve YAPILAN İŞLERİN TANITIMI,
ÇÜŞ’ler girmek istedikleri ülkelerde öncelikle pazarda kendini kabul ettirmiş ve belirli bir üretim ve satış potansiyeline ulaşmış durumda olan yerli bir kuruluşu satın almayı tercih etmektedirler. Son zamanlarda gelişmekte olan ülkelere üstünlükleri devamlı olarak empoze edilen veya dikte ettirilen özelleştirme politikalarından yararlanarak hazır kurumları satın almaktadırlar. Dişe dokunur böyle bir kuruluş yok ise doğrudan yatırım yapma yolunu tutmaktadırlar. Doğrudan yatırım yapmak için yerel otoriteler ile görüşerek, yatırım yapmakla o ülkeye neler kazandıracaklarını anlatan ifadelerle süslü bir yapılabilirlik ( Fizibilite ) raporu hazırlarlar. Görüşmelerde ve raporlanan önerilerde öne çıkarılan hususlar genelde şunlar olmaktadır:
• Yeni teknoloji getirme; Hiçbir zaman yeni teknoloji getirmezler. Kendi ülkelerinde denenmiş ve ekonomik olarak geliştirmenin son noktasına ulaştırılmış ve monoton ve standart çalışmalarla sürekli üretilebilecek olan ürünlerin üretimi için tesis kurmaktadırlar. Buna rağmen getirilen teknoloji, gelinen ülke için yeni olan bir teknolojidir.
• İş alanı açma : Gelinen ülkeler genelde işsizlik oranı yüksek olan ülkeler olduğu için açılacak her işyeri yeni işçi istihdamı için bir imkan ve yerel politikacılar için de cazip bir öneridir. Ancak yerel ucuz emek gücünü kullanmak yatırımcı için esas amaçtır.
• İthalatın önleneceği; Son bitmiş ürün olarak ithalatın önlenmesi doğrudur. Fakat üretim için neler ithal etmek istediklerini dile getirmekten kaçınırlar. Kendi ülkelerinde veya diğer ülkelerdeki tesislerinde üretilen yarı mamul veya bitmiş ürünleri üretim girdisi olarak ithal etmektedirler. Kendi ülkelerinden veya diğer ülkelerdeki fabrikalarından, geldikleri ülkelerdeki kendilerine ait tesislerde kullanmak için getirdikleri ürünleri herhangi bir fiyat araştırmasına gerek kalmadan serbestçe belirledikleri fiyatlarla ithal etmektedirler.
• Dışsatım yapılacağı; Öncelikle iç pazarda doyuma yaklaşacak şekilde diğer rakiplerin önüne geçerek ismini ve ürünlerine olan talebi garantiledikten sonra dışsatıma yönelmektedirler. Ancak dışsatımın fiziksel gerçekleşmesi hedeflerini ortaya koyarken dışsatımdan ne kazanılacağını ifade etmekten kaçınırlar. Dışsatımı yine kendilerine bağlı diğer ülkelerdeki kuruluşlara veya genel merkezleri aracılığı ile dağıtım yapmak üzere Genel Merkez’in bulunduğu ülkeye yapmaktadırlar. Satış fiyatlarını da kendileri belirlemektedirler.
Not: 2013 yılı içinde 217 şirket satışı veya birleşmesi işlemi yapılmış, USD 17.5 Milyar parasal hacim. %30 yabancı şirketler ile yapılmıştır. İşlemlerin %80 ni; Sigorta, banka, fuar, bilişim, maden ve perakende ticaret. Kaynak: KOSGEB şiket birleşmeleri semineri.
• Yeni vergi kaynağı yaratma; Üretim yaparak satışlardan elde edecekleri gelirden bulundukları devlete düzenli olarak önemli ölçüde vergi veren bir kuruluş oldukları genel olarak doğru olmakla birlikte, ÇÜŞ’ler kazanç ve ödenecek gelir vergilerini genel merkezlerinde belirleyip, karara bağladıkları için uzun dönemde ya çok az gelir vergisi öderler veya hiç vergi ödemezler. Gene de çalışanların kazancından kesilen stopajlar ve ürünler üzerinden topladıkları katma değer vergileri mahalli idareler için önemsenen bir gelir kaynağı olur.
• ÇÜŞ’ler yaptıkları işleri bulundukları ülkelerin politik ve ekonomik durumuna göre moral verici süslü veya panik yaratıcı çirkin raporları ile kamuoyunda heyecan yaratmaya çalışmaktadırlar. Ekonomik sıkıntılı günlerde aniden bulunuverilen zengin petrol rezervleri, döviz darboğazı olduğu dönemlerde ithalatı önemli ölçüde önleyecek yeni üretim ve buluşlar, satışların azalması veya başka bir rakibin piyasaya girmesi ihtimalinde işçi çıkarılmasının gerekliliği ya da belirsiz süreler için işçileri ücretsiz izine gönderme gibi günün ihtiyacına uygun karalar oluşturarak veya raporlar yayınlayarak kendilerinin ne kadar önemli olduklarını vurgularlar.
TEŞVİKLER ve TEŞVİKLER İLE ELDE EDİLEN YARAR VE KARLAR
ÇÜŞ’ler yeni bir ülkede yatırım yapmayı planladıkları zaman projelerinin o ülke için ne kadar iyi ve karlı olacağını anlatan raporlar hazırlayarak ve kamuoyu oluşturacak tanıtım ve propaganda faaliyetlerini sürdürerek yöneticileri etkilemeye çalışırlar. Bu çalışmaları ile kendilerinin ne kaçırılmaz fırsatlar yaratacağına yöneticileri ikna ettikten sonra isteklerini sıralamaya başlarlar. Bu istekler genellikle yatırım teşvikleridir. Bu teşvikler aşağıdaki şekilde gruplandırılabilir.
• Tesis için arsa tahsisi : Tesisin kurulacağı yer olarak kara, demiryolu ve limana yakın veya kolay ulaşılabilir, enerji ve su kaynakları, gerekli hammadde ve diğer girdi kaynaklarına yakın bir yerde arsa tahsis edilmesi veya satın alınacak ve tesis kurulmasına engel bulunuyor ise bu engellerin kaldırılması için mevzuat değişikliği yapılmasıdır. Bu şekilde tahsisler yapılarak ve izinler verilerek verimli Bursa ovası, Çukurova ve Adapazarı ovaları tarımsal alan olmaktan uzaklaştırıldı. “ Bir otomobil ihraç ederek bir gemi dolusu patates alırız…” diyen politik yaklaşımlar sonucu Türkiye önemli ölçüde mısır, patates, soğan, sarımsak, pamuk ve buğday ve de şeker ithal eden ülke durumuna düşürülmüştür.
• Özel tarifeli enerji kaynaklarını kullanım : Tesisin kuruluşundan itibaren elektrik, gaz, kalın yağ gibi enerji kaynaklarını indirilmiş tarifelerle veya vergi muafiyetiyle kullanmak, kendi ihtiyacı olan enerji üretim tesisi kurmak üzere özel ruhsatların ve izinlerin verilmesi için mevzuat değişikliklerini yaptırabilmektedirler.,
• Vergi indirimi ve muafiyeti : Belirli süreler için gelir vergisi muafiyeti, dışalımlarında gümrük vergisi ve katma değer vergisi muafiyeti. Bu muafiyetleri sağlayacak yasal mevzuat düzenlemelerinin yapılması. Genel olarak yatırımda kullanacakları makine ve donanım malzeme ve araçlarının alım fiyatlarını gerçek değerlerinin üzerinde göstererek yapılan yatırımın çok büyük boyutlarda olduğunu gösterebilmektedirler. Böylece muaf tutulan vergi miktarları da büyük boyutlarda olmaktadır.
• Dahilde işleme : Dahilde işleme kaydı ile gümrüksüz mal ithalatı yapılmaktadır.
• Kar transferi : Yapılacak yatırımın üreteceği ürünlerin satışından elde edilecek karın yurtdışına transferinde sınırlamaların kaldırılması için yasal değişiklikler yaptırılmakta veya özel kararlar çıkarılabilmektedir
ÇÜŞ’LERİN KARLILIĞI
Her kuruluş gibi ÇÜŞ’ler de karlı kuruluşlar olmak zorundadır. Karlılık ve en yüksek kar etmek için neler yapmaktadırlar. Bir ÇÜŞ için esas olan şirketin genel karargahının bulunduğu merkezin karlılığıdır. Bunu sağlayacak şekilde kar optimizasyonu için çeşitli ülkelerde bulunan birimlerin karlılıklarını iyi kontrol etmeleri gerekmektedir. Yıllık kar planlaması yaparken dış ülkelerde bulunan birimlerin kar ettirilip ettirilmeyeceği veya ne kadar kar edeceği Genel Merkezden belirlenmektedir.
Bunu sağlamak için ÇÜŞ’ün çeşitli ülkelerde bulunan kuruluşlarının yıllık ihtiyacı olan hammadde, yarı mamul madde ve üretim girdisi olan araçları merkezden tekel olarak satın alınmakta ve diğer ülkelerdeki kuruluşlarına yeni değer ile fatura ederek göndermektedirler. Gönderirken malın fiyatını da merkez belirlediği için farklı kuruluşlara aynı ürünü farklı fiyatlarla gönderebilmektedirler. Farklı ülkelerdeki kuruluşlar arasında mamul veya yarı mamul ürünleri aktarılabilmektedir. Etkin olduğu bütün ülkelere satışları merkezden yapmakta, diğer ülkelerdeki kuruluşlarına ipariş vererek, bu kuruluşlarına bir nevi taşeron firma gibi üretim yaptırarak ürünleri istediği mahalle sevk ettirebilmektedirler. Kendi kuruluşu olmasına rağmen diğer ülkelerdeki kuruluşları bulundukları ülke yasa ve mevzuatlarına göre iş yapan bağımsız işletmeler olarak faaliyet gösterdikleri için genel merkeze fatura ettikleri ürünleri dış satım yapmış olmaktadırlar. Bu durumda, ÇÜŞ’ün genel merkezi, aldığı ürünü kendi belirlediği fiyatla alacak ve istediği fiyatla da başka ülkelere veya merkezin bulunduğu ülkede satacaktır. Bu yöntemle hangi ülkedeki kuruluşunun ne kadar kar etmesini ve gelir vergisi ödemesini istiyor ise alış ve satış fiyatlarını ayarlayarak o kadar kar yaratmaktadır. Bazı hallerde de zararına dış satım yaptırmaktadır. Yaptığı dışsatım karşılığında da önceden tespit edilmiş teşviklerden veya vergi iadelerinden yararlanmaktadır. Vergi vermediği halde önemli İHRACATÇI olarak itibar kazanmakta ve takdirnamelerle taltif edilmektedirler.
ÇÜŞ’LERİN YÖNETİM ANLAYIŞI
ÇÜŞ’lerde genellikle bütün faaliyetlerle ilgili kararlar genel merkezde alınmaktadır. Diğer ülkelerde ki kuruluşları uygulayıcı, üretici ve hizmet sağlayıcı durumundadırlar. Bu nedenle şirketin en üstünde genel merkezden gönderilen bir tepe yönetici bulundurulur. Bu kişi protokol faaliyetleri dışında pek ortalıkta görünmez ama her işlem ve faaliyet onun oluru ile gerçekleşir.
Bulunulan ülkenin vatandaşı, çevre ilişkileri iyi olan bir genel müdür şirketin tek sorumlu ve yetkilisi gibi tanıtılır. Daha alt kademelerde teknisyenlik işleri yapacak mühendisler ve diğer bölümlerin gerektirdiği uzman uygulayıcılar bulunulan ülke atandaşları arasından görevlendirilirler. En alt kademede rutin işleri yapacak ucuz kol işçileri mahallen temin edilerek görevlendirilirler
Bulundukları ülkenin yasa ve bürokratik mevzuatını iyi bilen ve lehte/aleyhte olan noktaları yakalayıp şirketin lehine kullanacak şekilde hale yola koyacak hukukçu ve maliyecilerden normal hayat seviyesine göre bol ödenekli müşavirler bulundururlar. Alt kademeden gelerek deneyimi ve akli yetenekleri ile daha çok bilen ve gelişme özelliği gösterip rutin işlerin yapıldığı kalıba sığamayacak durumdaki ve bazı işlere karışmaya kalkışacak veya bazı faaliyetleri deşifre edebilecek personeli hemen süslü kaydırma metodu ile ya başka ülkelerdeki bir kuruluşa biraz daha süslü unvanla ve yüksek ücretle gönderirler, ya da uyumlu olacağına kanaat getirmişler ise genel merkeze alırlar. Bu şekilde süslü kaydırarak etkisiz hale getirdikleri personelin yeni durumunu da kendi kamuoyuna “ çok başarılı olduğu ve şirketin geleceğinde karar verme noktasına gelerek önemli katkı koyabileceği “ için genel merkezde görevlendirildiği duyurularak ne kadar kıymet bilir olduklarını empoze etmeye çalışırlar.
AR-GE ve TASARIM
Genel merkez dışında araştırma-geliştirmeye ve yeni projeler ortaya çıkaracak çalışmalara para harcamadıkları gibi, pratik olarak imkan da sağlamazlar. Tüm yeni gelişmelerin genel merkezin bulunduğu yerde ve kontrol altında yapılmasına özen gösterirler. Yalnızca devam etmekte olan üretimlerin verimini artıracak ve daha ucuza üretim yapmaya yarayacak öneriler ortaya çıkar ise, bu tür önerileri takdir eder ve öneri sahibini hemen ödüllendirirler ve öneriyi uygulamaya koyarlar. Bu gibi faaliyetleri de kamuoyuna çok çabuk ve süslü bir şekilde duyururlar. Ürünlerinin satışını artıracak, reklam ve ikna yeteneği yüksek, ağzı iyi laf yapan elemanları satış birimlerinde görevlendirmeye özen gösterirler.
ÇÜŞ’LERİN FİNANS YÖNETİMİ
ÇÜŞ’ler genellikle varlıkları büyük kuruluşlar olup, doğrudan veya dolaylı olarak bankaları olmakta veya finansal kuruluşlarla organik bağları bulunmaktadır. Doğrudan endüstriyel faaliyetleri yanında faaliyet dışı denen finansal kar elde eden kuruluşlar olarak da faaliyetlerin içindedirler.
Finansal işlemlerini kendileri ile organik bağı olan bankalar aracılığı ile yürütürler veya genel merkezin bulunduğu ülke merkezli bir banka şubesi veya ortaklığı olan bankalar aracılığı ile yürütmektedirler. Bu şekilde bankaların olmadığı ülkelerde özelleştirmeler veya ekonomik nedenlerle satılma durumunda olan bankaları satın alarak veya ortak olunarak özfinans kaynağı olarak kullanmaktadırlar.
Bazı ÇÜŞ’lerin ekonomik büyüklükleri bir çok ülkenin ekonomik büyüklüğünden daha fazla ve yıllık ciroları da bu ülkelerin GSMH dan daha büyüktür. Bu büyüklüklerinin avantajını ve çok yönlü ilişkilerini kullanarak istedikleri ülkelerin ekonomilerine etkin olacak şekilde borç veya kredi imkanı sağlayarak zor durumda olan ülkelerin yararına çalışmakta olduklarının propagandasını yaparken finansal karlar sağlamaktadırlar. Yüksek faizli devlet tahvili satın almak, ürünlerini satacağı kamu ve özel kuruluşlara kredi vermek bu tür finansal faaliyetlerindendir Çok uygun koşullarda kredi kullanmaktadırlar. Kullandıkları krediler ile de kar ederler, kredi faizlerini endüstriyel üretimlerinin maliyetine yansıttıkları için de yasalara uygun olarak çift yönlü kar etmektedirler.
Üretimleri içinde kullandıkları hammadde, yarı mamul ve bitmiş ürün olan girdilerini temin ettikleri malların tedarikçilerinden çok uzun vadeli ödeme koşulu ile almaktadırlar. Böylece, küçük ölçekli tedarikçilerin finansal imkanlarını dolaylı yoldan faizsiz olarak kullanmaktadırlar. Uzun vadeli mal teslim edebilecek durumda olmayan küçük boyutlu tedarikçilerine kendilerine yakın olan bankalar aracılığı ile kredi sağlayarak çok yönlü yarar elde etmektedirler.
ÇÜŞ olmanın avantajı ile borsaya açtıkları hisse sentlerinin değerleri çeşitli manipülasyonlarla artı/eksi değiştirilerek finansal yararlar sağlayabilmektedirler. ÇÜŞ’LERİN FAALİYETLERİ İÇİN TERCİH ETTİKLER ALANLAR:
• Tüketim malzemeleri ve perakende satışlar, Mehmet ve Fadime’nin tarlada yetiştirdiği domates, biber, maydanoz, elma, kayısı, kavun, karpuz ve Çukurova pamuğundan dokunan kumaştan dikilen giysileri Ali ve Ayşe’nin kol gücü ile Osman ve Emine’ye sattırarak para kazanmak,
• Mehmet’in kol gücü ile üretilen Dayanıklı ev araçlarını Hüseyin’in yardımı ile sattırmak,
• Şeftali bahçeleri, zeytin alanları ile patates tarlaları yok edilerek kurulan tesislerde Mustafa, Osman ve Harun’un kol gücü ile üretilerek kendilerine ödenen maaşları geri almak bahasına satılan otomotive endüstrileri,
• Dar boğazlarda politikacıların boğazını sıkmak için kullanacakları akaryakıt üretim ve dağıtım faaliyetleri,
• Akan sular ile esen rüzgarlardan üretilen ve fiyatlarını kendilerinin dikte ettirerek sattıkları yenilenebilir kaynaklardan enerji üretimi,
• Bina inşaatı ve alt yapı tesislerinde kullanılan malzeme ve araçlar, özellikle de çimento ve çelik endüstrileri,
• Fiyat ayarlamak daha doğrusu yükseltmek için ameliyat masalarında pazarlık yapılabilen ilaç ve diğer sağlık malzemelerinin pazarlanması,
• Sürekli ve üretimi standartlaşmış olan çelik, kablo, kimyasallar ve bunun gibi ürünlerin seri üretimi ve satışı,
• Araştırma- geliştirmeyi gerektirmeyen tüm üretim alanları ile bunların ürünlerinin pazarlaması ve satışının yapıldığı sektörlerdir.
HANGİ SEKTÖRLERDE ÇÜŞ OLMAZ ?
– Her türlü savaş ve savunma silahı ve araçlarını geliştirip üreten silah endüstrisi,
– Savunmaya yönelik haberleşme ve önleyici araçların üretim ve geliştirme endüstrileri,
– Uzay araştırmaları ve araçlarının üretimi,
– Her türlü endüstriyel araştırma ve geliştirme faaliyetleri,
– Nükleer teknolojileri ile bu amaç için kullanılan araç ve tesislerin üretimi ve yapımı,
– Gıda ve sağlık ürünlerinin geliştirilmesine yönelik araştırma faaliyetleri,
– Tarımsal ve hayvansal gıdalar ve ürünler üzerinde ( GDO ) yapı değişikliği yaratan araştırma faaliyetleri ve tohum üretimleri.
SONUÇ VE YAPILABİLCEK OLANLAR.
– ÇÜŞ’ler bulundukları ülkelerde artıları ve eksileri ile var olan bir gerçektir.
– Yasalarla bir takım avantajlar verilmiştir veya elde edilmiştir.
– Çok yönlü ticaret anlayışı içinde geriye dönük sınırlamalar getirilemez.
– ÇÜŞ’ler için Yeni imtiyazlar verilirken yukarıda açıklanmaya çalışılan sakıncaların ve yararların çok iyi dengelenmesi için azami dikkat gösterilmelidir.
– ÇÜŞ’lerin faaliyetleri yasalar çerçevesinde düzenli olarak kontrol altında tutulmalıdır.
– Yerli sanayici ve ticari kuruluşların da ÇÜŞ olmaları için çaba harcamaları ve uzun dönemli planlar yapmaları gerekmektedir.
– ÇÜŞ olmak isteyen şirketlere yeni ülkelere girebilmeleri için devlet tarafından destek olunmalıdır. Bu destekler diplomatik ilişkiler içinde ve karşılıklı çıkarlar gözetilerek yaratılabileceği gibi, sermaye transferleri konusunda da kolaylıklar sağlanması şeklinde olabilir.
– Ticari ataşelikler aracılığı ve özel ilişkiler ile ÇÜŞ olarak girilebilecek yeni ülkelerin yasal mevzuatları ve öncelikli faaliyet alanları iyi etüd edilerek hareket edilmelidir.
– Özellikle endüstriyel kuruluşlar uzun erimli planlarını diğer ülkelerde ÇÜŞ olarak yer almaları esasına göre yapmalılar.
– Tüm bankalar yabancı ÇÜŞ’lere satılırken, yerel bankalar dan bazıları da “ Dünya’nın Yerel Bankası “ ile yarışa girerek ÇÜŞ olmaya çalışmalılar. Ülkemizden çıkacak olan ve olmalarını arzu ettiğim yeni ÇÜŞ adaylarına başarılar dilerim.

Reklam
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ